“Şiir saç kılı” demektir diyor Turan Kışlakçı. “Saç kılı inceliğinde söz söyleme sanatıdır şiir. Şuur da aynı kelime kökeninden gelir. İki saç kılı arasındaki inceliği görebilme yetisine şuur denir. Saçların toplanıp bağlanmasına da şiar denir. Bütün o bilgilerin toplanıp bir araya getirilmesine, elde edilen bilginin sloganlaştırılmasının adıdır şiar. Şiir de, şuur da, şiar da bu coğrafyanın ürünüdür. Dolayısıyla bu coğrafya insanının yeniden dirilişini, uyanışını elbette ki şiirden başkasında aramamak gerektir.” Salt kılıç değildir milletleri ayakta tutan. Kalemin olmadığı yerde kılıç körelmeye mahkumdur. Müslümanların bir zamanlar kültür sanatta gösterdikleri başarıyı şimdinin dünyasında gösterememelerinde yenilgi psikolojisinin ağır travması vardır. Bizden alınanın bize satıldığı bir dünyada yeniden dirilmenin formülü kültür ve sanatta alınacak irtifaya bağlıdır. Turan Kışlakçı ile Ziyrap’tan Ebu’l Ferec İsfahani’ye, Kindî’den Fârâbî’ye, İbnü’n Nedîm’den İbn Hazm’a, İbni Haldun’dan kültür emperyalizmine, İbni Sina’dan müziğe İslam toplumunun kültürel zenginlikleri hakkında konuştuk. Şiirin, müziğin, sanat ve edebiyatın iktidar kılındığı bir dünyaya doğmak ümidi ile…