Pansuman

Pansuman- Yavuz Altınışık Çok geç sayılmaz vakit Seni sırtımda da saklarım Eritilmiş naylonun hışmına inat Çiçekten çiğdemden ipekten Yara kabuklarında paklarım. Burası dünya Biraz hayret et Dönüp biraz baksana Bunca iş güç arasında Israrla hepsi birbirine benziyor Bunca kasıntılı yüz…

Şeyhim Beni Uçur!

Üzgünüm. Havalı bir korna tonuyla söylüyorum bunları. Çekici alıp örse vuruyorum. Ne çekiçte ses, ne örste incinme. Kılı kıpırdamıyor dünyanın. Dilimi dövüyorum. Sesim kesilsin istiyorum. Çünkü yukarı kalkıp aşağı inince sert yüzeye çarpanın çınlamasını bekleyen çekicin heyecanı lök diye oturuyor…

Karanlığın Karnına Parantez

Cezbede öldürülmüş bir şeyhin müridiyim ben, kamburumda at otlatır soytarının külahı. Babasının bıyıklarına aldanmıştır evini kucaklayan o dökümsüz hayalet. Bir şenliğin çalgısı gibidir, nefesiyle doldurur apış arasında şişkinliğini. Vardır ve sakalları kanatları kadardır çeyiz sandığında sakladığım kızların. Uzaktan kucaklar sevgilisini,…

Beyaz Kundak Üstüne Karakalem Kantıdır

Beyaz Kundak Üstüne Karakalem Kantıdır  Yavuz Altınışık   85’in yazıymış Bir iç sıkıntısı gibi ağırdan Kurşun dökülüyormuş renklilerin üstüne Kara kornalarıyla kapatırken perdesini tüm şehir Mehter sesleri uzuyormuş radyodan gökyüzüne.   Anamın gök yüzüne babamın gövdesine Çul üstünde oturmuş kenarda…

Küpe

Küpe – Yavuz Altınışık* Dar çağlarından geçtim de eğilmedim kırk can verdim az gelir Çok yaşadım, yavaşladım. Pas tuttu boynuma çalınan pençe Kederle emzirdiler beni. Ta ezeldendir dilime sürüldü gaflet Değil çelik değil mermer ahındır kahr ile lokmama karılan zehir.…

Şantiye Modern

Yeraltına inelim oğlum karanlık adamlara Silahlara ve yapış yapış masalarda oturup kalanlara Elveda.   Alışveriş merkezinden çıkan o çocuk hiç büyümeyecek Sigara içmeyecek ve fazladan bin yıl yaşamanın Hakkını vermek için süte yumurta kırmanın Çiğ bırakacak içindeki her şeyi.  …

Ahmet Murat okuyor; Esenlik Bildirisi

Şiir: İsmet Özel Okuyan: Ahmet Murat Bir şehrin urgan satılan çarşıları kenevir kandil geceleri bir şehrin buhur kokmuyorsa yağmurdan sonra sokaklar ortadan kalkmıyorsa o şehirden öcalmanın vakti gelmiş demektir Duygular paketlenmiş, tecime elverişli gövdede gökyüzünü kışkırtan şiir sahtedir gazeteler tutuklamış…

Melih Cevdet Anday okuyor; Güneşte

GÜNEŞTE Çünkü saatler dardır, her şeyi almaz Güneşte çözülür ve kayarlar bir yana. Mısırlar güçlükle büyürken yağmursuzluk Kaygılandırır dilsiz bahçıvanı. Sessiz kuşlar, bir keçi, ağır iğde ağaçları. Bir araba geçti incelmiş yoldan El salladı biri, belki tanıdık, Belki değil, süreksizliğin…

Cemal Süreya okuyor; Gül

Gül Gülün tam ortasında ağlıyorum Her akşam sokak ortasında öldükçe Önümü arkamı bilmiyorum Azaldığını duyup duyup karanlıkta Beni ayakta tutan gözlerinin Ellerini alıyorum sabaha kadar seviyorum Ellerin beyaz tekrar beyaz tekrar beyaz Ellerinin bu kadar beyaz olmasından korkuyorum İstasyonda tiren…