Dünyaya gelmek demek başka bir âlemden dünyaya gelmek demektir. Bu başka âlem yukarıda bir âlemdir. Ve biz dünyaya geldiğimiz yere dönmek üzere geliriz. Ama dönemeye biliriz! Dünyaya geldiğimiz zaman, bu ayetle sabittir, dünyadaki bir şeye gözümüz takılırsa o gözümüzün oraya takılması sebebiyle bir daha yukarı çıkamayız. Daha aşağı ineriz. Yani cehennemlik oluruz. Yani dünyaya gelmek demek tekrar yukarı çıkmak demektir. “Dûn” aşağı yerdeyiz, “dünya”dayız! Âmâ işimiz yukarı çıkmak. Yukarı ahlaken yükselerek çıkılır. Yani ahlaken yükselmediğimiz takdirde daha yukarı çıkamayız. Yükümüz tam tersine ağırlaşır üzerimizdeki ağırlık arttıkça daha aşağı ineriz. Hafiflememiz lazım! Allah’ın isimlerinden birisi latiftir. Kesif diye bir Allah ismi yoktur. Biz, gittikçe letafet kazanarak yükselebiliriz. O yüzden dünyada bulunuş gayemizi kavradığımız zaman, bulunuş gayemize uygun davranmakla mükellefiz. Davranamıyorsak o işi orada bırakırız. Oluruna bakmak diye bir şey yoktur. İdare-i maslahat diye bir şey yoktur. Ama bizi yüzlerce yıl idare-i maslahatla cehennemlik yapacak yerlere raptettiler ve biz de cennet ümidi içinde cehennem hazırlıkları yapıyoruz.