Hakan Şarkdemir – Yapılacak İşler Listesi

Hakan Şark Demir

Yapılacak İşler Listesi

Bab II: Yapılacak İşler Listesi / Abyssus Abyssum Invocat*

*Uçurum uçurumu çağırır

Yepyeni hayaletler sentetik ve unutkanlık reçeli
Yepyeni günlerin sabahları –bigudili
Azade gerçeklerden,
Zıpır kupürleri gazetelerin, dergilerin
Gebe katil saniyelere, yal’nayak dakikalar
Birbirine teyellenmiş
kuşluk vakitleri, çabuk ikindiler, çiğ,
dolu, kırağı, pislik, cüruf, belâ,
Bahar yok oluyor birden açıyor yaz sayfalarını
ve yağmur hiç bilmediğimiz bir terkipte
yağıyor Tahrir meydanına
yağmurların sulbünden geliyor yine de
Yepyeni ölümler
yepyeni doğumlarla beraber
ilişiktedir…

Deprem içinde deprem yangın içinde yangın girdap içinde girdap
…iç içe karanlıklar
ile birlikte
ilişiktedir ve
volkanların kıyısında düşük yapar ırmaklar, ovaları tuz basar
dalga dalga çağrışım denizin kundağında
denizcik, bir içdeniz, bir ölüdeniz, bir deniz iskeleti
başa kakılan şeyler gibi kavgada
acı bir su olarak var ancak bir barınak
bir barınak dip deniz yosunlarına ve
mercanların mezarı ölü resif
ne baraküda ne uskumru ne ringa ne soytarı balıkları ne de karides
düzenli düzensiz hamsi akınları da yok
yoklar onları çeviren çemberin yunusları ve foklar

açılıyor yine de irili ufaklı tekneler,
açılıyor
bol para getiriyor fildişi avcılığı Japon ekonomisine
ve doğal taş pazarında… Signior Emili Costa,
Mosaicos Planas’tan,
gülümsüyor bana Lorca’dan bir mısra mırıldanarak:
Verde que te quiero verde

Yerde
Çimen Yaprakları
Ve önce dallar yeşerecek
Terk etsek kendiliğine dünyayı
Yollar birden yeşerecek
Bıraksak yolları kendi hâline
İnanacak asfalt asfalt olmanın asaletine
Öfkeden köpürüp kendinden geçecek
Gökler inecek yeryüzüne
Acı, apacı sular
Yemyeşil göklerle birleşecek

Oysa dünya
Kendi kendiliğine bırakılacak bir yer olmadı hiç
Dünyayı biz öylece bırakamazdık
Başı bizle bağlanmış, yazgısı yazılmıştı bizle
Bizdik iliştiren ismimizi dünyaya ilk
Fırlatıp atarak o yuvarlağa doğru gövdemizi
Etine dünyanın bir kıymık gibi battık
Dünyayı biz, acıttık
Bize kandı dünya, bizle boyandı
Avuttu kendini biz dedikçe
Biz dedi biz dedikçe biz dedi yandı

Bizdik bir lokmacık canımızla
Bu dünyayla o dünya arasındaki gövde
Bizdik, yeryüzünde mekikler dokuyan o güve
Bizdik tuşlarından taşarak o zamanın
Biz idik dile gelen
Dize getiren de biz

İnsan bilemez elbette bilinmeyen ne
Bilemez kendine haber verilmedikçe
Yalnızca olabilecekleri öngörebilir
Olup bitenlerin üzerinden geçerek
Erişebilir öteye
Öteleyerek önündekini
Öteye erer ötede erir ötelenir
Böylece görebilir insan
Ne ne vakit nasıl niçin nerde
Rüya görür gibi
İnmekse kötü çıkmaksa iyi
Düşmekse kötü kalkmaksa iyi
Öyleyse doğrulmak iyiyle mümkün iyiyle iyi
Doğurmak iyiyi iyiyle
Doğmaksa iyi ölmekse yine iyi
İyilikler iyiliklere kenetli
Kötülükler bile esiri iyiliğin
Kötüler bile iyilerle zehirli
Kötü, en sarp olanı, ulaşılması güç olan
İyiyse elbette gür ve bereketli
Çağırabilirsin dostunu düşmanını kolaylıkla iyiye
Savuşturabilirsin kötüyü iyiyle

“Oysa her şey
Ölmeye birazcık geç kalmış gibi
Sanki her şey doğmak için pek erken
Derken
Tam da yeri, vakti, saati”
–“Neyin?”
–“Vazgeçmenin…”
Diye fısıldayan bir ses
O kimin efendisi, neyin esiri, hangi ülkenin prensi…

Tıpkı rüyada gibi geçiyor
Bin bir türlü vesvese ve vesileyle
Geçiyor bir vetire olarak hayat

Ağıyor video duvarlarından bu stüdyo evlerin
Elektro tutkalla astarlı
O kutsal badana o dijital harç,
Karışarak floresan ışıklarına yalandan bir kumsalın
Ki yapış yapış bir ağ…
İnsanoğlu tutuyor
Yutmak için onu çiğ çiğ
Böcek değil, zarı soyulmuş insan
Kendi sosuna bulanmış av
Arınır orada duygularından o alelade insan
Kurulur koltuğuna kurtulup ağırlığından
Bir tıklık mesafeden yükselen bir cenneti âlâda
Ve panoramik manzarasında cennet köşklerinin
Altından irinler akan

Oraya yalnızca serinlemek için varan insan
Serin yerde tutulacak bir şey olarak
Orada sadece insan
Öylece duran ve pinekleyen
Göklerden değil yağmurunu yerden uman
Ummanları dolduracak kadar çok insan

Yepyeni lezzetler plâstik
O benzersiz heyecanlarla yepyeni
Beyinler ki jöle kıvamında ve sentetik
Yepyeni suretlerle beraber ilişiktedir
Bir kapanışın kavranamaz karanlığında
İki sayfa arasında
Açılan bir pop-up’la
İlâve içinde ilâve reklâm içinde reklâm kaygı içinde kaygı
İç içe tuzaklar
Dikilmiş karşımıza
Sırıtan matruşkalar gibi
En ücra yerimizde
Ansızın anılarla karşılar bizi
Aşk ile neşe ile sevecenlikle
İç içe ile birlikte ve
İlişiktedir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir